Doç. Dr. Bayram Nazır
21 Haziran 2016 Salı
bayramnazir@gmail.com

OSMANLI DEVLETİ’NDE SONUN BAŞLANGICI: 1683 İKİNCİ VİYANA KUŞATMASI-1

II. Viyana Kuşatması (1683)Osmanlı tarihinin en önemli hadislerinden biri belki de birincisidir. Kuşatmanın başarısız olması, Osmanlı Devleti için sonun başlangıcı oldu. Bu tarihten itibaren  Osmanlı Devleti artık kendi gündemini kendi tayin edemez bir hale gelmiş ve Osmanlının gündemini daha çok Avrupalı devletler belirlemiştir. Yine bu savaşla birlikte Osmanlı ordularının Avrupa’da ilerlemesi durmuş ve artık devlet savunmaya geçmek zorunda kalmıştır.

 

 Köyde Doğdu, İstanbul’a Gelip Sadrazam Oldu         

 

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, devşirme değil safkan Türk bir veziriazam idi. 1634 yılında Merzifon’un Marınca Köyü’nde dünyaya geldi. Babasının IV. Murad’ın Bağdat Seferinde şehit düşmesi üzerine, Köprülü Mehmed Paşa, küçük Mustafa’yı himayesine alarak büyüttü. İyi bir eğitim alan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa büyüyünce Köprülü Mehmed Paşa’nın kızıyla evlendirildi. Osmanlı bürokrasisinin bir çokkademesindegörev alan Merzifonlu,1676'da 42 yaşındayken sadrazam oldu ve idamına kadar yedi yıl boyunca o makamda kaldı.Kendinden önceki sadrazam Fazıl Ahmed Paşa başarıdan başarıya koşmuş bir çok fetihlerde bulunmuştu. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, üzerindeki gölgeyi kaldırmak için daha büyük başarılar kazanmak istiyordu.

Bu nedenle Merzifonlu, Viyana’ya doğru sefere çıkmış ve  Kanuni Sultan Süleyman’ın bile alamadığı şehri fethederek ismini tarihe yazdırmak istemiş fakat bu sefer, hem şahsı hem de Osmanlı Devleti adına felaketle sonuçlanmıştı.

 

Şeyhülislam bile Paşa’yı Viyana’dan Vazgeçiremedi

       

Kara Mustafa Paşa, Sadrazam olduktan sonra Osmanlı Devleti’ni yüceltmek ve devleti Kanuni devrinden daha azametli bir hale getirmek istiyordu. Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında yapılan barışın bitmesine bir yıl kala Merzifonlu İstanbul’da gizliden gizliye Avusturya üzerine sefer hazırlıklarına başlamıştı. Aslında bu sırada tahta bulunan Osmanlı Sultanı IV. Mehmed Avusturya ile yapılacak savaşa taraftar değildi. Fakat Merzifonlu Avusturya sınırında bulunan Osmanlı vatandaşlarından getirttiği sahte şikayetnamelerle Sultanı savaşa ikna etmeye çalışıyordu.

 

Savaşı Avusturya da istemiyordu. Nitekim İstanbul’daki savaş hazırlıklarını haber alan Avusturya İmparatoru, elçisini barış yapmak üzere İstanbul’a göndermişti. Avusturya elçisi bütün girişimlerine rağmen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’yı savaş fikrinden vaz geçiremedi. Dönemin kaynaklarının yazdıklarına göre, Paşa’yı ikna edemeyen elçi, Osmanlı Şeyhülislamına müracaat ederek “Aman dileyen Kılıç olur mu, üzerine sefer caiz midir” sualini sormuş ve ondan “caiz değildir” cevabını almıştı. Ancak, Merzifonlu bu fetvaya dahi aldırış etmeyerek, Avusturya üzerine sefere çıkma fikrinden vazgeçmedi.

 

Paşa’nın Viyana Üzerine Gideceğini Padişah da Bilmiyordu

 

Merzifonlu, padişahı Avusturya’ya karşı savaşa ikna ettiğinde seferin hedefi Yanık ve Komaron Kaleleri idi. Osmanlı ordusu İstanbul’dan hareket edip Belgrad’a geldiğinde burada bir harp meclisi toplanarak ordunun hangi tarafa yürüyeceği tartışıldı. Yapılan uzun müzakerelerden sonra Viyana üzerine gidilmesine karar verildi. Paşa, alınan kararı bir yazı ile IV. Mehmed’e ilettiğinde Sultan, hayretler içinde kalmış ve dönemin kaynağı Silahtar Tarihi’nin yazdıklarına göre

Kastımız Yanık ve Komaron kaleleri idi. Viyana dilde yoktu. Paşa ne tuhaf saygısızlık edip bu sevdaya düşmüş. Şimdi Allah kolay getirsin. Fakat önceden bildirseydi, rıza vermezdi” demiştir.

 

Avusturya İmparatoru Viyana’dan Kaçtı

 

Bu sefer için hazırlanan ordu dikkat çekmektedir. Bu ordu, şimdiye kadar sefere giden orduların en kalabalık olanıdır. Yaklaşık 500 bin kişiden oluşuyordu. Rivayete göre bu kadar askerin ihtiyacını da 50 bin araba karşılıyordu.

 

Osmanlı ordusunun Belgrad’da gelmesi ve buradan Viyana üzerine gidileceğine karar verilmesi Avrupa’da büyük heyecan uyandırmıştı. İmparator Leopold şehri terk ederek uzak bir şehre yerleşmişlerdir. Türk ordusunun öncü kuvvetleri 12 Temmuz 1683’te Viyana önlerine ulaşmışlardı. Bu tarihten itibaren tam 61 gün muhasara devam etmiştir. İki ay süren kuşatmanın sonunda savunmadaki Avusturya askerlerinin sayısı oldukça azalmıştı. Kuşatma uzadıkça Viyana'da yiyecek azalmış ve dizanteri başlamıştı. Viyana'ya karşı Osmanlıların beş yerde kazdığı lağımlar kale duvarlarına yaklaşmıştı. Bunların patlatılmasıyla kale düşebilirdi

 

Viyana Önlerinde Hazin Son

           

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Viyana’yı kuşatırken Kırım kuvvetlerine de önemli bir görev vermişti. Adeta kuşatma geri emniyeti bu kuvvetlere havale ediliyordu. Paşa, Kırım Hanı Murad Giray'ı Viyana'ya altı saat mesafede Tuna Nehri üzerinde bulunan bir taş köprüyü korunması için görevlendirmişti. Kırım Hanı, Viyana’ya yardıma gelecek düşman kuvvetlerinin köprüden geçişini engelleyecekti. Geçişi engelleyemezse düşman ordusunu arkadan çevirecekti. Ancak Kırım Hanı, sadrazama mektup göndererek düşmanın kalabalık olduğunu, kuşatmanın bırakılarak meydan muharebesine hazırlanılmasını tavsiye etti. Merzifonlu, emirlerinin dinlenilmediğini görünce, Kırım Hanı'na ağır bir mektup yazarak, hakaretler etti. Hatta Tatarlar’ın kokmuş at eti yediğini söyleyerek Kırım Hanı'nı aşağıladı. Murad Giray, sadrazamın bu hakaretleri üzerine düşmanın köprüden geçişine engel olmayarak askerlerini alıp geri döndü.

 

Yapılan bu ihmalin sonunda Jean Sobieski idaresindeki Polonya birlikleri köprüden kolaylıkla geçerek Viyana önlerine geldiler. Polonya birliklerinin Viyana önlerine gelmesi Osmanlı ordusu için sonun başlangıcı oldu. Bu gelişme askerler arasında panik havası yarattı. Viyana'daki Avusturya kuvvetleri de sık sık taarruzlar yaparak Türk birliklerini iki ateş arasında bırakıyordu. Düşman askerlerinin Osmanlı ordusunun merkezine girmeye başlaması üzerine, Kara Mustafa Paşa iki aydan beri Viyana'yı kuşatan Türk birliklerine Budin’e çekilme emri verdi.